27 Eylül 2016 Salı

Estee Lauder Modern Muse

Herkese merhaba :)

Bugün size Estee Lauder'in 2013 yılında çıkan ve büyük hit olan parfümü Modern Muse'dan bahsetmek istiyorum biraz.


Parfüm, çiçeksi ve ferah kokuları sevenler için güzel bir alternatif. Enteresan da bir yanı var, çiçek kokusu olmasına rağmen, sıcak, bildiğimiz anlamda "feminen" bir koku değil. Parfümün künyesinde bahsedilen "modern, stil sahibi kadın"a ait, alışılandan farklı, biraz mesafeli/soğuk bir feminenliği var. Notaları çiçek ağırlıklı. İniş çıkışları, hormonları harekete geçiren süprizleri olmayan bir parfüm.

Estee Lauder'in web sitesindeki tanımı ise tam olarak şöyle:
"Modern Muse'da, yaşamında ve kişiliğinde farklı dinamik zıtlıkları barındıran modern bir kadının karmaşıklığından ilham alındı. Onun yaratıcı ve sihirli feminenliği, bu çok bileşenli ve ışıltılı kokuda buluştu. Zarif stili, gücü ve şehveti ise aynı güce sahip ağaçlarla can buldu.
Peki Modern Muse nedir? Kendinden emin, özgür, narin ama güçlü, feminen ama dinamik. Stil sahibi, orijinal ve onu tanıyan herkesi hiç konuşmadan etkiliyor."
Bende oluşturduğu his ise:
Serin bir ilkbahar sabahında, üzerimde bir hırka ile  çiğ düşmüş yasemin bahçelerinde üşüyerek geziyorum :) Ve sanırım bunda dolayı da sonbahar ve kış aylarında hiç elim gitmiyor, içimi üşütüyor çünkü.



Notalarına bakacak olursak:

Egzotik Mandalina
Hanımeli Nektarı
Çiğli Taç Yaprakları
Yasemin - Zambak
Çin Gülü
Sümbül
Taze Zambak
Paçuli Coeur
Paçuli Crist
Amber Ağacı
Yumuşak Misk
Madagaskar Vanilya SFE

Gerçekten de yasemin ve çiğli taç yaprak kokuları burnuma ilk gelen kokular.

Kalıcılığı ortanın altında. Silajı oldukça düşük. Sabah sıktığımda 2-3 saat dayanıyor ancak, gün içinde birkaç kez tazelemek gerekiyor, ve benden başka kimseye gitmiyor koku :)

Kalıcılık: 2,5/5
Silaj: 2/5

Ürünün bendeki boyu 30 ml. Çantaya atıp gün içinde tazelemek için ideal boy. Fiyatı 89 TL idi Sephora'da. Benim için güzel bir ilkbahar kokusu, ama ilkbahar dışında kesinlikle elim gitmiyor. Çiçek kokularını sevmeme rağmen Modern Muse Eau De Parfum'ü biraz soğuk buluyorum, kendimle örtüştüremiyorum. Tabi parfüm meselesinin göreceli olduğunu, her kokunun tende uyumunun farklı olduğunu da hatırlatmak isterim. Belki de bu sizin imza parfümünüz olacaktır, kim bilir?

Sevgiyle kalın,

Sedef

7 Haziran 2016 Salı

Londra'da Uzun Haftasonu

Çalışma hayatından bulanıp, sıkılan biçare gençliğin can simidi uzun haftasonları. Biz de 4 arkadaş, cumayi haftasonuna baglayip 3 günlüğüne Londra'ya gittik :)

Akıllara hemen "3 gün yeter mi Londra'ya?" sorusu geliyor tabii. Turistliğinizi bilip, yalnızca en öne çıkan yerleri göreceğim derseniz yeterli bir süre. Ama o restoranda da gideyim, şu tiyatroyu da göreyim, bu sergiyi de gezeyim derseniz Londra bir derya, çıkamazsınız 3 günde. Biz de süremiz çok sınırlı olduğu için gitmeden önce iyi bir ön hazırlık yaptık. Mutlaka görülmesi gereken yerlerin bir listesini çıkardık. Çoğunlukla parklar, açık marketler birkaç tane de müze oldu listemizde. O nedenle Pass almanın gereksiz olduğuna karar verdik, onun yerine 3 günlük ulaşım kartı aldık. Bu arada günlük kartlar, kartı saat kaçta almış olursanız olun gece 24.00'da geçerliliğini yitiriyor, passlarda olduğu gibi 24 saat geçerli değil. Bu küçük detayı da aktardıktan sonra başlıyorum gezi rotasına.


1. Gün
İlk gün, ilk heves hunharca yürüyerek kraliyet sarayı, eski parlamento bınası, kraliyet parklarının bulunduğu Londraˋnın tarihi merkezi Wesminster bölgesini gezdik.

St. James Park

İlk durağımız St. James Park. Picadilly Circus'taki otelimizden çıkıp yürüyerek St James Park'a ulaştık.  Kraliyet parkları arasında bulunan bu park sizi doğrudan Buckingham Sarayına bağlıyor. Gölet kenarında çocukların kazları beslediği,takım elbisseli plaza insanlarının öğle yemeklerini yedikleri sakin bir park, hem de kentin tam merkezinde. St. James ve ondan sonra gezdiğimiz parklarda en çok dikkatimi çeken şey aşağıda resmini görebileceğiniz Prenses Diana hatıraları oldu. Gerçekten çok seviyorlar Diana`yi.


Buckhigham Palace

St. James'ten sonra rotamızı Buckingham Sarayı'na çevirdik. Fakat hem çokça Avrupa sarayı gördüğümüz için artık saraylar pek ilgimizi çekmediğinden, hem pahalı oluşundan, hem de uzunca vakit alacağı için sarayın içine girmedik. Dışarıdan birkaç fotoğraf çekip yolumuza devam ettik. Bu sırada bir davet çıkışına denk gelmiş olmayız ki, saraydan şu meşhur İngiliz şapkası takan bayanlar ve üniformalı baylar çıktı. Onların da dedikodularını yaptık tabii, affetmedik :)

Sarayın içini gezme isteye için genel bilgi:  Sarayın tüm odaları ziyarete açık değil. Kraliyet odalarının bir bölümü, ahır, bahçe gibi alanlar ziyarete açık. Fiyatları da gezeceğiniz yere göre değişiyor. Hepsini kapsayan günlük turlar £37.

Wesminster Abbey

Wesminter Abbey 1000 yıla yakın tarihi olan bir klise. Kate Middleton ve Prens William'in evlendiği klise olarak biliniyor ama daha çok. Dua zamanı giriş serbest, diğer zamanlarda £20.

Big Ben

Londra`nin sembollerinden biri olan Big Ben gotik tarzda insaa edilmiş, parlamento binası ve Westminster Abbey`in  hemen yanında bulunan bir saat kulesi. Asıl adı Elizabeth Kule`si olmasına rağmen kulesindeki çanın adı olan Big ben ile anılıyor daha çok. Resmi sitesinde yazdığına göre yalnızca UK`de ikamet edenler giriş yapabiliyormuş parlamento binasına ve Big Ben`e. Biz de bu nedenle giriş yapmaya teşebbus etmedik. Bu arada Big Ben`in hemen arka tarafında da meşhur kımızı telefon kulübelerini bulabilirsiniz. Adım başı bu kulübelerle karşılaşacağımı düşünmüştüm gitmeden önce ama öyle değilmiş. O yüzden kırmızı telefon kulübesi görür görmez hemen turistliğinizi gösterip resim çekilin derim. bkz:ben :)




London Eye

Londra`nin bir diger sembolu de London Eye. 1999 yilinda yapilan bu donme dolap Avrupa`nin en buyuk donme dolabi olmakla birlikte Thames Nehri`nin hemen kenarinda muthis bir Lonra manzarasi sunuyor size. London Eye`a giderken de yuruyus yolunda eglenceli gosteriler duzenleyen sokak sanatcilarini izlemenizi tavsiye ederim. 15 dakikalik London Eye`a turu £20,20.


 
 London Eye

Covent Garden

Renkli, hareketli, sokak muzisyenleriyle civil civil bir alisveris pasaji Covent Garden. Burada en cok bitki caylari ve demleme ekipmanlarinin oldugu magazalarda vakit gecirdim, farkli caylar tattim. Onun disinda tasarim giyim magazalarina, oyuncakcilara, cikolatacilara ugrayabilir, butik dukkanlari keyifle kesfedebilirsiniz.

Neil's Yard

Burayi bir arkadas tavsiyesiyle kesfettik. Arada kalmis, kucucuk ama cok sirin bir avlu.Avludaki kucuk kucuk dukkanlar arasinda 26 Grains isimli restorani gorunce cok sasirdim. Yalnizca tahillardan olusan bir menusu olan bu restorani Ingiliz oyuncular da sikca ziyaret ediyor. Nereden mi biliyorum; sagolsun instagram kim, nerede, ne yemis bize haber etmeden gecmiyor :)

 Neil's Yard

2. Gün

Hyde Park
Avrupa hayranligi olarak alginmasin ama gercekten Avrupa`da park olayi gercekten cozulmus. Hyde Park da gezdirme rotasi olan, arada kucuk meydanlarla size suprizler yapan, nefes alan/aldiran, yasayan bir park. Benim gordugum tek aksiyon goletteki deniz bisikletleriydi; ki park zaten kendi basina bir cazibe merkezi oldugu icin yersiz aksiyonlara gerek duymuyor. Bir ara gozlerim bizim parklardaki `Nahide Ekengil`egzersiz aletlerini aradi ama maalesef bulamadim :)

Biz gittigimizde mart ayiydi ve hava 12-13 derece civarindaydi. O yuzden sakindi, yuruyus yapan birkac kisiye denk geldik, ama yaz aylarinda cimlerde oturan, sohbet eden insanlari hayal etmek zor degil. Bence Hyde Parka gidin ve bir dunya metropolunun orta yerinde sakinligin, dinginligin tadini cikarin :)

Hyde Park

Marble Arch

Burasi gorulse de gorulmese de olur bir yer. Bildigimiz zafer kapisi. Vaktiniz varsa onunda durup birkac fotograf cekilebilirsiniz. 

London Bridge

Gene bir olmazsa olmaz: London Bridge. Roma doneminden beri defalarca yanginlarla, depremlerle yikilip yeniden yapilan koprunun guncel hali 1973`te Kralice Elizabeth tarafindan yapilmis. Su an kulelerinde oteller mevcut, kucuk(!) bir bedel karsiligi London Bridge`de kalmak mumkun. Ama daha kucuk bir bedele koprunuye cikip Londa`yi izlemek de mumkun. 

 London Bridge

British Museum

Gezdigimiz tek muze olma sansina nail olan muze British Museum. Dunya`nin her kosesinden eser bulmaniz mumkun, agirlikli olarak Avrupa eserleri mevcut. Merakla Anadolu ve Islam eserleri bolumune de gittik. Lokasyon olarak muze icinde 2. plana atilmis bir alanda, bodrum katindaydi. Diger bolumlere oranla da bostu diyebilirim. Burada Hatay`dan, Corum`dan ve daha pek cok sehirmizden cikarilan eserleri gorup ic gecirdik, ama aliskin oldugumuz icin cabuk atlattik ve aksam yemegi icin muzeden ayrildik.

Giriste belirlenmis bir giris ucreti yok, bagis usulu giris yapiliyor.

3. Gün 

Notting Hill-Portobello Road
Notting Hill  Londra`da en keyifli vakit gecirdigim yer oldu. Eski plaklardan calan muzikle sokaklarin yankilandigi, neseli bir yer. Incik cincik bircok hediyelik lternatifivar. Akisa kendinizi kaptirirsaniz rahat 2-3 saat gecirilebilir bu kucuk sokakta. 

Notting Hill

Bizim son gunumuz oldugu icin Notting Hill`i gezip dogrudan donus yoluna gectik. Kisa ama keyifli bir gezi oldu.Kurdan dolayi Londra pahali bir sehir olsa da ucretsiz girebileceginiz Hyde Park, Notting Hill gibi yerler az butceyle bile guzel vakit gecirmenizi sagliyor. Yeme icme konusunda one cikanlar Fish and Chips`ti tabi. Bir de Wasabi restoran zinciri cok hosuma gitti. Self servis isediginiz susiyi raflardan secip karton tepsiye koyuyorsunuz ve kasada odeme yapip afiyetle yiyorsunuz.

Umarim fikir vermistir bir nebze de olsa. Bir sonraki yazida gorusmek uzere :)


7 Mayıs 2016 Cumartesi

Maybelline Lash Sensational İntense Black Maskara Yorumları

Herkese merhaba,
Bugün Maybelline'in çok konuşulan, ülkemize gelmesi heyecanla beklenen maskarası Lash Sensational var mercek altında. Yabancı makyaj gurularının çok övdüğü bu maskarayı ben de merak etmiş, ülkemize gelmeden önce yurtdışından almıştım. Gelin görün ki çok büyük beklentilerle aldığım bu maskara beni kararsız bıraktı. 


Maybelline'in Push Up Drama isimli maskarasında da benzer bir boşluk hissi yaşamıştım. O maskaranın da reklamı çok yapılmış, beklentiler çok yükseltilmişti. Ama alıp kullandığımda ürünün şişirilmiş olduğunu görmüştüm. Lash Sensational'da da böyle bir maskara, sadece Push Up Drama'ya göre bir tık başarılı bence. 


Ürünün bendeki rengi "İntense Black".  Kardeşime de  "Black" olan versiyonu almıştım, arasında renk olarak çok fark yok. İntense black deyince kömür karası bir maskara bekledim ama normal bildiğimiz siyah maskara. Black olanından farkı kıvamı biraz daha yoğun, o yüzden kirpikleri bir tık daha koyu gösteriyor.

Önce ürünün güzel yanlarından bahsedeyim:
1-Kirpikleri kıvırık ve uzun gösteriyor.
2-Akma bulaşma yapmıyor
3-Fırça tasarımı güzel, kirpikleri tek tek ayırıyor yapışma yapmadan. Homojen bir dağılım sağlıyor. (İlk katmandaki dolgunluğu ve dağılımı aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz.)

Sevmediğim özellikleri ise:
1- Hacim konusunda zayıf bir ürün. Ne kadar kat kat sürmeye çalışsam da dolgun bir görünüm elde edemedim. İlk katta nasıl görünüyorsa, sonra eklediğiniz katlarda da öyle kalıyor, dolgunlaştırmıyor kirpikleri
2-Çıkarması zor bir ürün. Yağlı temizleyicilerle daha kolay çıkıyor. Çıkarken de topak topak pamuğa geliyor.



Ürünün çelişkisi,bence, beklentilerin çok yukarı çekilmiş olması. Sanki gelmiş geçmiş en iyi uygun fiyatlı maskaraymış gibi bir algı oluşturuldu. Evet, başarılı bir ürün ama abartıldığı kadar değil. Heleki benim gibi kat kat maskara sürüp daha dolgun kirpik elde etmeyi seviyorsanız Lash Sensational'dan daha iyi performans gösteren uygun fiyatlı maskara bulabilirsiniz. Kıvrık ve uzun kirpik beklentiniz varsa, memnun kalacağınızı düşünüyorum.

Ürünün fiyatı 20 TL civarında. Bu kadar uygun fiyata satılacağını bilseydim  kesinlikle 10 Pound verip almazdım yurtdışından. Bu da ayrı bir  uktedir içimde  :)

Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere :)

22 Nisan 2016 Cuma

Garnier BB Krem - Karma ve Yağlı Ciltler İçin

Herkese merhaba,
Sıcakların bastırmasıyla BB ve CC krem sezonu açıldı malum. Ben de havaya ayak uydurup Garnier'in BB kremini denedim. Memnun kaldım mı, nasıl buldum ürünü merak ediyorsanız okuma devam.. :)


Ürün hakkında beklentilerim yüksekti, çünkü kardeşim kullanmış ve severek bana da tavsiye etmişti. BB ve CC kremlerden pek haz etmesem de, olumlu yorumlar duyunca şans vermek istedim. Gerçekten övüldüğü gibi ürünün yapısı incecik. Cilde ağırlık hissi vermiyor. Bu açıdan başarılı buldum. Fakat gel gelelim sürdükten sonra cildimde oksitleniyor, rengi koyulaşıyor. Zaten en açık renk olan light bile koyu gelirken, bir de oksitlenince o yüksek beklentilerim yerle bir oldu.

Kalıcılığına gelecek olursak orta dereceli diyebilirim. Sabah sürdüğüm BB krem akşama doğru çenemin etrafından uçmuş oluyor. Örtücülüğü az. Sadece cilde homojen bir görünüm verip SPF 15'lik güneş koruması sağlıyor. Karma ve yağlı ciltlere yönelik bir ürün olmasına rağmen gün ortasına doğru parlama yapıyor. Hatta bende oldukça yağlı bir görüntü oluşturdu. Bu özelliğini de sevmedim. Ürünü kullanırken sivilcelenme sorunuyla karşılaşmadım.

Özetle BB kremler hakkındaki fikirlerimi değiştiremedi Garnier. Evet yapısı ince fakat, örtücülüğü ve kalıcılığı zayıf. Güneş koruması düşük. Arada kalmış bir ürün. Ne fondöten gibi örtücü ne güneşe karşı koruyucu. Gün içinde çokça parlama yapıyor. BB krem kullanmak yerine sadece güneş kremi sürmeyi veya sadece fondöten sürmeyi tercih ederim.


18 Nisan 2016 Pazartesi

Maybelline Brow Drama Dark Brown Kaş Maskarası

Bu aralar kaş maskaralarına takmış durumdayım. Bugünkü yazımda en son denemiş olduğum Maybelline Brow Drama kaş maskarasından bahsetmek istiyorum size.

Ürün en beğendiğim, hatta tek beğendiğim, kısmı fırçası. Top uçlu bir başlığı olduğu için maskarayı homojen bir biçimde kaşa yaymak çok kolay oluyor. Uç kısımda biriken ürün bir anda fırçayı değdirdiğiniz yere boca olma sorununu yaşamıyorsunuz bu fırçayla. 



Maskaranın yapısı yumuşak. Kaşları kaskatı yapmıyor, doğal bir tuş sağlıyor. Yalnız sürekli düşen, asi kaşlarınız varsa bu kaş maskarasını tavsiye etmem size. Renk vermesi de çok az. Pastel'inkinden bile az. 
Ürünün  Türkiye'de satışı yok. İngiltere'deki fiyatı 10 pound.

Yabancı youtuberların oldukça fazla kulladığı bu rimeli merak ederek almıştım ama açıkçası hayal kırıklığı oldu, ürünün şişirildiğini düşünüyorum. Ortalama bir performansı var. Tek beğendiğim yanı top uçlu fırçası, diğer özellikleri beni tatmin etmedi maalesef. 



5 Nisan 2016 Salı

Sephora Wonderful Cushion Matte Lip Cream #02 Wonderful Coral

Son dönemde revaçta olan mat likit rujlarla aram iyi değil ne yazık ki. Dudaklarımı kuru göstermeleri ve kabuk kabuk durması nedeniyle bir türlü ısınamadım şu mat likit rujlara. Yine de şansımı deniyorum. En son denemem de Sephora’nın Wonderful Cushion Matte Lip Cream’i. Geçtiğimiz haftasonu kardeşimle standları kurcalarken gözümüze çarpan bu ruj çook eğlenceli geldi ve almadan edemedik. Gelin bu mat likit ruja beraber bakalım.


Yükselen trend olan mat likit ruj ve sünger aplikatörü birleştiren Wonderful Cushion mat likit rujun bendeki rengi 02 Wonderful Coral. İsmine yaraşır biçimde pembemsi bir mercan rengi. Plastik tüpün içindeki krem ruj sıkılarak süngere alınıyor, ardından tampon hareketlerle dudağa uygulanıyor. Yalnız burada ruju süngerle dağıtma konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Az az ürünü süngere çıkartıp tampon hareketlerle yaymak en güzeli. Çok fazla ürün çıkarttığınızda çizgilerde birikme yapıyor ve homojen bir görünüm elde etmek zorlaşıyor. Bir tarafa yayarken diğer taraf kurumuş oluyor. Bu anlamda sünger kullanmak el alışkanlığı istiyor.


Uygulama öncesinde dudaklarımı iyice nemlendiriyorum, çünkü bu da pek çok likit ruj gibi dudağı kurutuyor. Ruju sürdüğünüz ilk anda ıslak bir his bırakıyor. Birkaç dakika içinde kuruyor ve iyice dudağa yerleşmiş oluyor. Ama yemek yerken, su içerken dağılma yapıyor, touchproof bir ruj değil. Pigmentasyonu yüksek. Hatta sildiğimde bile dudağımda rengi kalıyor. Peeling yaparak çıkartmak gerekiyor nerdeyse. Bu çok sevdiğim bir özellik değil ama maalesef. Silince tamamen rujdan arınmış olayı tercih ediyorum.


Özetle ürün son zaman trendlerinin birleşimi olan eğlenceli bir ruj. Az uyguladığınızda dudağın kendi rengiymiş gibi doğal bir bitiş veriyor, çok uyguladığınızda ise aşırı yapay duruyor. Dozunu ayarlamak için el alışkanlığı gerekiyor. Dezajantajları dudağı kurutuyor ve dudakta rengini bırakıyor olması. Tekrar alacağım, bayıldığım bir ürün değil maalesef. Fiyatı ise 35 TL.



1 Nisan 2016 Cuma

Pastel Kaş Rimeli #23

"Yerli malı yurdum malı, herkes onu kullanmalı" bakış açımdan zaman zaman uzaklaşsam da, içimde yerli üretimi desteklemeye dair bir dürtü hep vardır. Kozmetikte yerli firmaların yükselişe geçmesinden bu anlamda en mutlu olan insanlardan biri de benim. Şimdi siz "İyi de, bunların ne alakası var kaş rimeliyle?" demeden hemen konuma geliyorum. Takdirle takip ettiğim yerli firmalardan Pastel, Eyebrow Mascara ismiyle yeni bir kaş rimeli serisi çıkardı! Rimmel London, Essence gibi uygun fiyatlı markaların kaş rimellerine alternatif olabilecek bu ürünü merakla aldım ve denedim, isterseniz beraber bakalım özelliklerine.


Pastel Eyebrow serisinde 3 renk seçeneği bulunuyor: Blonde, Light Brown ve Dark Brown. Bendeki renk Dark Brown #23. Siyah kaşlı biri olarak bana rengi yeterince koyu gelmedi ilk bakışta. İçinde biraz da kızıllık olduğu için tereddüt edip Gratis'te numuneyi denediğimde şunu farkettim: ürün fırçada kızıl duruyor, kaşa sürdüğünüzde de ilk etapta kızıl duruyor ama kuruduğunda rengi kayboluyor, şeffaf kaş rimelinden bir tık önde bir etkisi oluyor. Kaşları mucizevi bir şekilde gür göstermiyor, ama belirginleştiriyor.


Fırçasını çok beğenmedim, Rimmel London'un kaş rimeline benziyor. Bu tipteki kaş rimellerinde sorun; fırçanın uç kısmında ürünün birikmesi ve kaşa ilk değdiği noktada çok yoğun renk bırakması. Top uçlu kaş rimelleri daha homojen bir sonuç veriyor bence. Ki bu ürün Maybelline'nin Brow Drama rimeli oluyor ve yorumlarım yakında geliyor :)

Yapısı orta sertlikte. Sürdükten 2-3 dakika sonra kurumuş oluyor. Kaşlarımda ürünün verdiği hafif bir gerginlik hissediyorum, dokununca da sert geliyor ama uzaktan kesinlikle kaskatı durmuyor. Aynı zamanda bahsettiğim o kızıllık uçuyor ve benim kaşımla uygunla çok hafif bir renk veriyor. Tutuculuğu ise 3-4 saat kadar, sonrasında tazeliyorum.


Ürünün fiyatı 13 TL. Mucizeler yaratan bir ürün değil, ama Rimmel London kaş rimeline göre tutuculuk özelliği daha başarılı bir ürün. Rimmel London'un kaş rimelini de deneyen biri olarak Pastel'in ürününü daha çok sevdim. Asi ve yerinde durmayan kaşlarınıza yeterli gelmese de ortalama beklentilerinize cevap veren bir ürün.




Aradaki fark ne kadar fark ediliyor bilmiyorum ama soldaki rimelsiz, sağdaki rimelli halim :)
Görüşmek üzere,
Sedef



27 Mart 2016 Pazar

L'oreal True Match Kapatıcı - 02 Vanilla

Ciltle uyumu, örtücülüğü, kalıcılığı, birikme yapıp yapmaması gibi özellikleri bir kapatıcıyı favoriniz yapabilir. Bazıları ise ne öldürür ne güldürür. L'oreal True Match de benim için "ne öldürür, ne güldürür"ler sınıfına girdi. Nedenlerine gelin beraber bakalım isterseniz :)


  • Kullandığım 02 Vanilla sarı alttonlu bir renk. Tam uyuşmadı rengi cildimle ama pudra, allık derken geçişleri yumuşatarak kullanabiliyorum.
  • Yapısı biraz pudralı ve koyu kıvamda. Mat bir bitişi var.
  • Kapatıcılığı oldukça yüksek. İnce bir katman bile gözaltını örtmeye yetiyor.
  • En kolay uygulamayı parmaklarımla yaptım. Kıvamı yoğun olduğu için elimin ısısıyla daha kolay yayılıyor. Islak bir süngerle de uygulanabilir.
  • Göz altını kurutmaya meyilli, o yüzden altına güzel bir nemlendirici krem sürmek şart.
  • Kırışıklara dolma yaptı. Pudrayla sabitlediğimde ise gözaltımı tebeşir sürülmüş gibi mat ötesi oldu. O yüzden göz altıma yoğun bir nemlendirici sürüp öyle True Match kullanmayı tercih ediyorum. Gün içinde de birikme yapan yerleri elimle dağıtıyorum.
  • Kalıcılık anlamında başarılı, bütün gün kalıyor cildimde.

Genel özellikleri açısından başarılı bir ürün. Kapatıcılık ve kalıcılığı çok iyi. Ama ben daha kremsi, hafif bir ışıltısı olan, doğal parlaklık veren kapatıcıları sevdiğim için L'oreal True Match isteklerimi karşılayan bir kapatıcı olmadı. Kötü bir ürün olduğunu söyleyemem, sadece benlik değildi.  Ama kim bilir belki sizin favoriniz olabilir?  :)




Sevgiyle kalın,
Sedef

22 Mart 2016 Salı

Revlon Lip Butter Peach Parfait Yorumları

Herkese merhaba,
Revlon Lip Butter'lar özellikle yabancı Youtuberlar tarafından çokça beğenildi, reklamı yapıldı. Ben de övüldüğü kadar başarılı mı merak ettim ve Peach Parfait rengini denedim. Gelin hep beraber bakalım Peach Parfait rengi, yapısı nasılmış?


Kremsi yapıları ve yoğun nem verme özelliği nedeniyle sevilen bu rujlar hemen kayıyor dudakta, sürmesi çok kolay hatta ayna bile olmadan sürülebilir. Serinin tamamı ıslak bitişli rujlardan oluşuyor. Peach Parfait renginde bu ıslaklığa ek olarak altın renk sim taneleri de var. Aslında rujun rengi tam olarak The Balm'ın Hot Mama ya da Nars'ın Orgasm allık renginde. Oldukça parlak ve ıslak bir görüntü sağlıyor. Yaz ve bahar aylarına daha uygun bir renk. Rujun örtücü özelliği yok yalnızca hafif renk veriyor ve parlatıyor dudakları. Neden bu kadar çok konuşulduğunu anlayamadım açıkçası. Renkli nemlendirci gibi bir ruj bence Lip Butterlar.

Pigmentasyonu hafif, kalıcılığı düşük. Çok çabuk bitiyorlar. Birkaç sürümde bile hemen azaldığını farkedebiliyorsunuz. Buna rağmen fiyatı 30 TL civarında, aşırı pahalı bence. Biraz şişirilen, abartılan bir ürün olduğunu düşünüyorum.


Sevgiyle,
Sedef

5 Mart 2016 Cumartesi

Ispanaklı Kiş Tarifi

Herkese merhaba,
Bugün biraz farklı bir yazıyla, bir yemek tarifiyle karşınızdayım :) Özellikle akşamüstü gelen misafirlere yemek niyetine çıkarabileceğiniz ya da çayın yanına ikram edebileceğiniz banko bir tarif bence bu tarif ve oldukça da lezzetli.



Hamur İçin Malzemeler
  • 3 su bardağı un
  • 200 gr tereyağ
  • 2 yumurta
  • 1/2 çay bardağı su
  • 1,5 çay kaşığı tuz
İç Harcı İçin Malzemeler
  • 1 adet küçük boy soğan
  • 2 bağ ıspanak
  • 1 kutu süt kreması (200 ml)
  • 2 yumurta
  • 1 avuç küp küp doğranmış sucuk
  • 1 avuç lor peyniri
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber

Yapılışı:
  1. Kişimiz yapmaya hamurundan başlıyoruz. Küçük parçalara böldüğümüz soğuk tereyağını,unu ve tuzu bütün malzemeler özdeşleşene kadar iyice karıştırıyoruz. Nemli kum kıvamında olan bu karışıma 2 adet yumurta ve suyu ekliyoruz. Ele yapışmayan bir hamur haline gelene kadar iyice yoğuruyoruz.
  2. 4-5 mm kalınlığında açtığımız hamuru önceden yağladığımız tart kalıbına yayıyoruz. Bir püf noktası: Kalıba tereyağı sürüp üzerine un serpin, fazla unu kalıbı ters çevirerek dökün. Kalıbı buzdolabına koyarak 10-15 dk soğutun. Böylece kalıbınıza yayacağınız hamurlar kesinlikle yapışmayacaktır.
  3. Kalıba yaydığımız hamura çatalla delikler açıyoruz, üzerine yağlı kağıt yayarak ağırlık yapması için nohut/fasulye vb. yayıyoruz ki ön pişirmede kabarmasın hamurumuz. Önceden 180 dereceye ısıttığımız fırında 10-15 dakika pişiriyoruz.
  4. Bu sırada iç harcın soğanlarını pembeleşinceye kadar kavuruyoruz. Doğradığımız ıspanakları, ekliyoruz, 2-3 dakika daha kavurup ateşten alıyoruz. Harcı istediğiniz baharatlarla tatlandırabilirsiniz.
  5. Bir kapta kremayı, 2 adet yumurtayı, lor peynirini,sucuğu, tuzu ve karabiberi çırparak homojen hale getiriyoruz. Karışıma ıspanaklı, soğanlı iç harcı da ekliyoruz.
  6. Fırından çıkan, ön pişirme yaptığımız hamurun üzerine harcımızı dökerek 30-35 dakika daha pişiriyoruz. Dilerseniz harcın üzerini süsleyip, öyle de fırına verebilirsiniz. 
Afiyet olsun :)